31 Ekim 2025 - Cuma
Yer Çekimine Meydan Okuyan Uzay Geometrisi
Dört boyutlu düşünüyorum ama yalnızca somut şekilde. İnsan zihni bu boyutları resmedebilir; elektiriği resmedebildiğinden daha fazlasını. Yine de; elektromanyetizimden daha aşağı kalan gerçeklikte değiller, güç; evreni zorlar.”
Yazar - Suzan Tepsi
Okuma Süresi: 4 dk.

Suzan Tepsi
suzantepsi1992@gmail.com -
Diyen Albert Einstein’ın özdeyişiyle çevirdim kitabın sayfalarını iş dönüşü, odamdaki çalışma masamda aylardır duran bilim adamlarının icatları ve formülleri hakkında yazılar la doluydu her sayfa. Sonra kitabı elime alınca Newton ve Einstein’ı tekrar gözden geçirdim. Bilimde kendini kanıtlayan Albert bu seferde parçaladığı her atomu ellerimize döküvermeden dâhi bilim adamının elektrotların belirsiz yönde dağıldığımı incelediğinde yaptığı deney ve gözlemlerin sonucuna varmadan bir de; Isaac Newton’ın 1687’de yayımladığı evrensel çekim yasası hakkındaki teoriye de göz atalım. Herkesin okul sıralarında Fen Bilgisi derslerinde dinlediği elma düşüşü hikâyesi vardır. O hareket yasasını anlatan dersin öğretmeni eline kırmızı elmasını aldıktan sonra, sanki sınıfın içinde ağaç varmışçasına tâ yukarıdan yere doğru atar, elmayı. İvmenin nasıl kazandığını, somutlaştırarak öğrencilerime anlatmak istiyordu. Ne yazık ki; dersin öğretmeni ile yere düşen kırmızı elmanın arasında çekim kuvveti yoktu ki; kütlelerin çarpımıyla doğru orantıda olduğu kanıtlansın! Evrene baktığımızda; Dünya’nın etrafındaki Ay’ın yörüngesini korumasının nedeni bu iki harikulâde cismin arasındaki çekim kuvvetlerini korumasından ibâretti. Şimdiyse; Einstein’a döndüğümüzde; Newton’ın yer çekimi yasasını ispatlamasaydı, genel görelilik kuramı askıda kalırdı.
Yıl 1915, Einstein kendi çalışma odasından gerek fizik gerekse geometriye ilgi duyan bu dâhi adamın geliştirdiği yer çekimi kuramı; uzay geometrisinin neticesidir. Dünya’daki yaşımız atıyorum yirmi ise; uzaydaki herhangi bir gezegende var olduğumuzu düşündüğümüzde kaç milyar ışık yılı yaşında olduğumuzu hesaba katmalıyız. Güneş’in etrafındaki uzay zaman kıvrımına tepki olarak hareket eder. Teleskopla yıldız kaymalarını seyrederken, yıldızın gerçek konumu ile görünen konumunun aynı olmadığı fark ediliyor! Cisimler evrende hareket halindeler ama Dünya’nın kendi etrafında ve Güneş’in etrafında dönmesi nedeniyle yıldızın gerçek konumunu tam olarak yakalayamayıp, görünen konumdaki o yıldız kaymasına, yıldız kaydı diyoruz. Burada gözlemci olan bizler ise; kayan yıldızı değil aslında dönen Dünya’nın dönüş hızı yüzünden sabit duran o yıldıza kaydı, diyoruz. İşte şimdi genel görelilik dediğimiz bu kuram; yer çekimi yasasından çok daha fazla etkili olduğunu söyleyebiliriz. Newton’ın formülü durağan maddenin yere düşüşü ile dönüşen kinetik enerjisi sayesindeki o hız ile geçen zaman doğru orantıda hesaplanırsa, Einstein’in uzaydaki yıldızların, gök cisimlerinin nasıl hareket edeceği konusunda ise; Güneş’in çekim kuvvetinin arka plandaki gelen ışık bükülmesi ile tahmin yürütülebilir. Sonuç olarak; yer çekimi yasasını mevcut dört boyutlu uzay geometrisi mantığında kurduğu genel görelilik kuramını, Einstein’ın Newton’a bulduğu yer çekimi yasası için ona keşif borcu vardı.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları

