24 Kasım 2025 - Pazartesi
İki Devletli Çözüm: Ping Pong Diplomasisi
Eline gücü alınca, nasıl kullanıyorsan o gücü öyle kitleleri etkilersin. Mesela, kötüye kullanırsan, zehrin felaketini yayarsın ya da iyiye kullanırsan, zehir bir bakmışsın derman otuna dönüşüvermiş, iyileştirmişsin kitleyi. Her şey senin elinde.
Yazar - Suzan Tepsi
Okuma Süresi: 6 dk.

Suzan Tepsi
suzantepsi1992@gmail.com -
Aynı şekilde; Netanyahu ile Trump’ın ellerindeki emperyalizm gücünü Filistin üzerinde Hamas’ı
ve Gazze’yi işgal ederek, bombaladıkları bölgelerin felaketinden anlıyoruz, güçlerini kötüye
kullandıklarını… Filistin’li anneler, babalar ve çocuklar savaşın onarılmaz vahşet ağırlığının altında
muzdarip kalıyordu, maalesef ki; dur diyen olmadı, zulme. Özetlemek gerekirse, niçin Filistin’in tüm
dünya üzerinde önemli orta doğu ülkesi olduğunu açıklamaya. Şöyle ki; Kutsal Kudüs toprakları ise; Hz.
İsa’nın oradaki Yeruşalem’de dünyaya gedikten sonra Aralık ayının gecesinde beliren parlayan yıldızı
seyreden o dönemin zengin kralları Meryem Ana ve Hz. Yusuf’a pahalı hediyeler getirmişti. İsa
büyüyordu ve ünü Beytanya’ya yayılıyordu yaptığı mucizeler onun sıradan biri olmadığının ispatını
ortaya koyuyordu. Rab’bin gönderdiği yarı tanrı yarı insan benzerliği ile inanca göre; Tanrı’nın oğluydu.
Yani dini açıklamaya göre; ise; Tevratı tamamlayacak İncil öğretileri Hz. Musa’dan sonra Hz. İsa idi, ikinci
peygamberdi. Mucizelerinden bahsetmek gerekirse; Lazar adlı körün gözünü iyileştirmesi, denizin
dalgalarının dindirip, suyun üzerinde yürümesi, balık, zeytin, ekmeği şarabı kutsayıp, bereketlemesiydi,
onun mucizeleri. Tüm bunlardan sonra Golgota Dağı’nda Yahudi askerlerin kırbaçlı işkencesinden geçen
İsa “Yahudilerin Kralı” diye çarmıhın tepesine astıkları alaylı yaftadan sonra Cuma öğle sonrası
“Tamamlandı.” Diyerek son nefesini verdikten sonra göğe baktı, Rab’be. Pontius Pilatus’un kral olduğu
o dönemde çarmıhtan indirilip, gömüldükten sonra ölülerin arasından Cumartesi sabahı dirildi. Onu
gören havarileri ilk önce inanmadı. Hz. İsa her iki elini gösterdi. Çivilerin bıraktığı izler O olduğuna dair
ispattı. Yahudilerin dalga geçtiği adam aslında çarmıha gerilen Hz. İsa idi. Yahudilik inancına göre ise;
işler başkaydı! Çarmıha gerilen Kurtarıcı İsa peygamber değildi onların günahlarını temizleyen,
benzeriydi. Efsane gibi geliyor, kulağa ama ikinci gelişindeyse, tüm ölüleri ve dirileri yargılayacağını
söyledi ve öylece çıktı yeryüzünden bulutların arasına karıştı, cennete mesken etti, Rab’bi sağında
oturuyordu. Hıristiyanlıkta iki ölüm var, birincisi bedensel ölüm. Toprağa gömülen beden toprağa
karışan ölü beden, demektir. İkinci ölüm ise; ruhsal ölüm, yani sonsuz yaşama erişmekti demem o ki;
orada ruhlar sonsuza dek yaşar ve ölü ruhlar melekler gibi gökyüzünde dolanırdı.
Gel görelim ki; İsrail Yahudileri ise; İ.Ö. o topraklarda var olduklarını savunuyorlar. Doğru da
fakat ölen ve daha doğrusu öldürülen Arap Müslümanların canı can değil miydi? İsrail Filistin çatışması
halinde başta 1897 Birinci Siyonist Kongresi ve 1917’de ise; Balfour Deklarasyonu olarak Filistin’de
yaşayan Yahudi’nin o bölgedeki iddialarını kamuoyuna duyurulması ile gerilim çırasını yakmış oldu. O
tarihlerde; Filisitin Yahudi göçünü almaktaydı. Sayılarının çoğalmasına karşın, bölgenin Yahudi nüfusu
seyrekti. İngiliz hükümeti ile kongre düzenlendiğinde şu kanıya vardılar; “Filistin’de Yahudi halkı için
ulusal bir yuva kurulması” için Filistin Mandası’nın kurulması iddiasıyla hemen ardından Yahudiler ve
Araplar arasında amansızca çatışmalar kıyıma dönüştü. Mandanın amacı ise; bağlayıcı yükümlülük
getirmekti. Olağan çatışmaya dur diyebilmek, çözüm gerektirirdi. Bundan dolayı; 1947 yılındaki
Birleşmiş Milletler Filistin Bölme Planı ve geniş iki yıl süreyle Filistin muharebesiyle neticelendi. İsrail
Filistin’in halen müteakiben süregelen vaziyeti, 1967 Altı Gün Savaşı’nda ise; İsrail’in Filistin topraklarını
ele geçirmesi ile başlayıverdi. Sonuç ise; hazin karelerin televizyon kanallarında da izlediğimiz üzere
devam ediyor, oluşuydu, gündemin ana haber ekranlarında İsrail’in liderleri başlıca; Binyamin
Netanyahu, Yoav Galant ve Yisrael Katz idi. Filistin liderleri ise; İsmail Haniye, Yahya Sinvar ve Mahmud
Abbas idi. Belki de iki devletin çözümü ping pong diplomasisi ile sağlanırdı neden mi? İsrail; Filistin üzerinde siyasal, askeri ve hukuksal üstünlüğü kurabilmesi için her iki tarafın uzun vadeli uzlaşmaya
yönelik ilişkileri yumuşatmaya çatışmaların önünü kesmek için anlaşmaya varırdı. Tıpkı Amerika Birleşik
Devletleri’nin Çin ile arasındaki gerilimi İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan nükleer bomba
sonrasındaki çıkacak çatışmayı azaltma politikasını yürütmek istediği gibi 1993-1995 Oslo Antlaşmaları
ile İsrail ve Filistin iki devletli çözüme doğru ilerlemeyi kaydetti ancak velhasıl bugünkü dış ilişkiler
siyasetinde Filistinliler, Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’daki mıntıkalarda ne yazık ki; askeri işgal altında
debeleniyor. Bağımsızlık; Filistin halkının hakkı ama şuna dayalı; İsrail’e tanınacak toprak üstünlüğü
diplomasisinin Amerika’nın yürüteceği adaletli politika düzeninde gelişirse; 1947’deki iki devletli
bağımsızlık çözümü yalnızca İsrail’in değil uluslar arası ilişkiler anlamında; Filisitin’de yaşayan
Müslümanların bağımsızlık hakkının zeminini sağlama alabilir.
Ayrıca bakınız merak eden okurlara kaynakça linkini paylaşıyorum:
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0srail-Filistin_%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları

