Gösterilmeyen Kahramanların Zaferi: Maraş’tan Yükselen İstiklal
Mustafa Kemal’in kongrelerle açtığı yol fiiliyatta karşılık bulamazken, Maraş’ta Arslan Bey ve isimsiz kahramanların tutuşturduğu kıvılcım, milletin istiklal yürüyüşünü başlatan asıl ateş olmuştur.
Özgür Cengiz
ozgurcengiz4680@gmail.com -Türkiye’nin bağımsızlık destanı çoğu zaman belirli figürlerin etrafında anlatılır. Oysa bu destanın her satırında, adı pek anılmayan ve hatta özellikle gizlenen ama tarihi akışın değişiminde en büyük bir vesile olan kahramanlar vardır. Bugün o satırların tozunu üfleyip baktığımızda, gözümüzün önüne Maraş’ın dar sokaklarında başlayan iman dolu bir kıvılcım düşer. İşte o iman dolu kıvılcım, bütün Anadolu’yu tutuşturan bağımsızlık ateşinin ta kendisidir.
Sultan Vahdettinin emriyle harekete geçen Mustafa Kemal ve diğer subaylar, Amasya’da, Erzurum’da ve Sivas’ta yaptığı kongrelerle elbette ki milli mücadelenin siyasi görünün yüzü olmuş ve arka planda millete milli mücadele içi hazır olun bilgisi iletilmiştir. Ancak itiraf etmek gerekir ki Mustafa Kemal'in öncülüğünü yaptığı bu girişimler,halkı topyekûn harekete geçirecek bir karşılık bulamamıştır. Kongreler, milletin istiklal iradesini ortaya koysa da, fiili başarıya dönüşememiş, bir başka ifadeyle akim kalmıştır. Lakin milletimiz bu vesileyle kongreleri başlatan Devlet iradesinin milli mücadele çağrısını almıştır.
Devletin arka plandan sahaya sürdüğü çağrı milli kahramanlar tarafından bir emir telakki edilerek Anadolu’nun kalbindeki mücadele ruhunun temel yapı taşı olmuştur. Bu konuda en güçlü ses ise şüphesiz ki Maraş’ın sesi olmuştur. Ancak burada ne büyük ordular ne de düzenli birlikler vardı. Fakat yürekleri iman ve Devletin iradesinden gelen çağrının ateşiyle dolu kahraman insanlar vardı. Arslan Toğuzata Bey ve onun etrafında toplanan yiğitler, yalnızca bir şehri değil, aslında bir milleti ayağa kaldırmıştır. Onların önderliğinde başlatılan direniş, “işgalciler yenilebilir” gerçeğini tüm Anadolu’ya kanıtlamış, milletin moralini ve özgüvenini yeniden inşa etmiştir.
Sütçü İmam’dan Arslan Bey’e, isimsiz nice yiğitten aziz şehitlere kadar bu direnişin kahramanları, bugün hâlâ hak ettikleri kadar anılmıyor. Oysa Maraş’ta atılan adımlar, Anadolu’nun dört bir yanına yayılan bir dalga etkisine dönmüş, düzenli ordu mücadelesine de ruh vermiştir. Bu açıdan bakıldığında Maraş zaferi, sadece Fransız işgalini sonlandırmakla kalmamış, Yunan işgalinin son bulmasını sağlayacak mücadele altyapısını oluşturmuştur.
Bugün tarih kitaplarında gölgede kalan bu kahramanlar, aslında milletimizin bağımsızlıının görünmeyen asıl mimarlarıdır. Onların cesareti olmasa, kongrelerin kâğıt üzerindeki kararların milletin gönlünde karşılığını bulaması zaten mümkün değildi. Maraş’tan yükselen “ya istiklal ya ölüm” haykırışı, işte bu yüzden yalnızca bir şehrin değil, koskoca bir vatanın kurtuluş marşıdır.
Arslan Toğuzata Bey ve onunla aynı yolda canlarını ortaya koyan kahramanlarımızı dualarla anmak, sadece bir vefa borcu değildir. Bu, aynı zamanda bugünün nesillerine bağımsızlığın nasıl bedellerle kazanıldığını hatırlatmanın da en güçlü yoludur. Çünkü hürriyet, sadece bir liderin değil; Maraş’ta, Antep’te, Urfa’da, dağ köylerinde, kasaba meydanlarında canını siper eden görünmeyen asıl kahramanların ortak eseridir.