Dünyada En Hızlı Büyüyen Din: İslam

            Günümüz dünyasında dinlerin toplumsal yaşam üzerindeki etkisi hâlâ son derece güçlü. Modern çağda teknolojinin, bilimin ve seküler yaşam tarzlarının yükselişiyle birlikte dinlerin geri planda kalacağı öngörülmüştü. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar bu tahminlerin  gerçeği yansıtmadığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Hatta tam tersine, bazı dinlerin etkisini kaybetmek bir yana, daha da güçlenerek küresel ölçekte hızla büyüdüğü görülüyor.

             Pew Research Center’ın yayımladığı son rapor, bu konuda çarpıcı bir tablo sunuyor. Verilere göre, 2010–2020 yılları arasında dünya genelinde en hızlı büyüyen din İslam oldu. Bu dönemde Müslüman nüfusu tam 347 milyon kişi artış gösterdi. Bu sayı, diğer tüm büyük dinlerin aynı dönemdeki toplam artışını bile geride bırakıyor.

Bu hızlı yükselişin en temel sebepleri arasında üç unsur öne çıkıyor:

1. Demografik Yapı: Müslüman nüfusun genelinde doğurganlık oranlarının dünya ortalamasının üzerinde olması.

2. Genç Nüfus: Müslüman toplumlarda ortalama yaşın oldukça düşük olması. Bu da geleceğe yönelik büyüme potansiyelini artırıyor.

3. Dini Kimliğe Bağlılık: Birçok bölgede Müslümanların din değiştirme oranlarının çok düşük seyretmesi.

           Bu tablo, yalnızca nüfus artışına dayanmıyor. İslam, aynı zamanda coğrafi yayılım açısından da dikkat çekiyor. Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Amerika kıtasına kadar geniş bir alanda artış gösteren Müslüman nüfus, küresel dengelerde de kendini hissettirmeye başladı.

             Hristiyanlık, hâlen dünyanın en büyük dini olma özelliğini koruyor. Ancak aynı rapor, Hristiyanlığın nüfus oranında görece bir düşüş yaşadığını da gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, Batı dünyasında sekülerleşmenin hızla yayılması ve dinden uzaklaşanların sayısındaki artış.

             Öte yandan, Hristiyanlık içinde özellikle Pentekostalizm gibi bazı hareketler kendi bünyelerinde dikkat çekici bir yükseliş yaşıyor. Bu akımlar dönüşümlerle büyürken, İslam’ın yükselişi büyük ölçüde doğrudan demografik dinamiklerden besleniyor.

             Tüm bu veriler bize şunu gösteriyor: Modern çağda dinlerin etkisini yitireceği beklentisi boş bir varsayımdan ibaret. Bugün gelinen noktada, özellikle İslam’ın nüfus artışı ve yayılım hızı, gelecekte küresel kültürel ve politik dengelerde daha da önemli bir rol üstleneceğini işaret ediyor.

            Kısacası, yirmi birinci yüzyılın dünyasında dinlerin geri planda kalacağını düşünenler yanıldı. İslam, çağımızın en hızlı büyüyen dini olarak tarihin seyrini değiştirmeye aday görünüyor.