24 Kasım 2025 - Pazartesi

Kandil Işığı Gibidir, Öğretmen

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum

Yazar - Suzan Tepsi
Okuma Süresi: 6 dk.
Suzan Tepsi

Suzan Tepsi

suzantepsi1992@gmail.com -
Google News
Kutsallığını kutsal kitapların evrensel İncil’den alan on iki havarinin öğretmeni Hz. İsa’nın önderliğiyle Aziz Pavlus’un elçilik işlerinde ilk İncil yazarı olarak Şam’da İncil’i yazmasından sonra Hz. Ali’nin Aleviliğin önderi olarak bilinen elindeki Zülfikar kılıcından da Aleviliğin sembolü haline gelen ve öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini vurgulayan o sözüyle “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Demesinden kaç bin yıl geçti, aradan ve halen öğrencilik yıllarımız aklımıza gelir Tarih derslerinde Osmanlı Dönemi’nin müderrislerinin medreselerde okuttukları padişahın çocukları ulemalardan düzenli olarak Matematik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Yabancı Dil derslerinin aldıklarını biliyoruz. Yıkılan Osmanlı’dan sonra ise; Birinci Dünya Savaşı ve 1918 Kurtuluş Savaşı’nın bitiminden kısa süre sonra ise; 1922-1923 yılları Türk tarihinin önemli rejim dönüşümüne neden olmuştur. Cumhuriyet rejimine geçildikten sonra arta kalan itilaf devletlerinin buhranlı tahribata yol açtıkları batı, güney ve doğu cephelerinin enkazından kahraman askerlerimizin top tüfek ve kağnıların ağırlığına bakmadan Ata’mızın askeri stratejik diplomasi başarısı sayesinde geri kalan Türk toprakların sömürülmesinden kurtardı. 24 Kasım 1928: Türk Alfabesini çocuklara öğreten başöğretmenimizin anıtı bugün İstanbul’un Anadolu Yakası’nda Kadıköy’de duruyor. Latin Harfleri’nin Kabulü dilimizi Arapça ve Farsça tamlamalardan arındırarak, ana dilimizin ne kadar zengin deyim ve atasözleri olduğunu göstermek istedi. Mesela; “arka-daş” sözcüğünü bir inceleyelim. Eski Türkler’de Orta Asya’dan göç eden Türk beyliklerinin yanlarına güvenecekleri kişiyi aldıkları zaman arkadaş demişler. Yani “-arka” kelimesi burada sırtıma aldığım güven duyduğum kişi olarak tanımlanır. Şimdiyse, kaçımız arkamıza aldığımız kişiye arkadaş diyebiliyoruz? Arkamızdaki yarın öbür gün, önümüze geçmiyor mu? Aynı şey ise; bugünün küçükleri yarının büyükleri olacak öğrencilerinse; öğretmenin bir mum gibi ışıldayarak o sınıflarda karanlığı aydınlatacak varlık olduğunu unutarak sanki derste yalnızca müfredatın bilgileri ile yazılı sınava hazırlanacaklarını düşünüyorlar halbuki öğretilen konular ders sıralarında öğrenmekle yetmiyor bir de karşılarındaki öğretmenin de özel hayatının olup, olmadığı düşünmesi gereken veli ve öğrenci topluluğu karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde kullanılan üslubun her iki tarafı da denge stratejisi halinde iletişim teknikleri kullanılıyor mu? Temel bilgiler yani öte yandan özdenetimi sağlaması için sınıf öğretmenlerinin ilk, ortaokul kademelerinde özellikle de tepkisel modeli ele almalı ki; çocuk kendini yönetebilsin. Gelişimsel ve bütünsel sınıf yönetimi modelleri bu kademelerde alındıktan sonra lise kademesinin gelişimsel ve bütünsel sınıf yönetimi anlayışı ile hareket eden öğretmen yalnızca şunu unutmamalı ki; ÖSYM başkanlığınca hazırlanan iki oturumluk optik formlarını doldurması ile kırk dakikayı doldurup, bitireyim diye ezbere şık eleten varlık da olmamalı, öğretmen. Ayrıca fizksel ve zihinsel ve bedensel olarak gelişen ergen birey artık uygulanana Harezmi Modeli ile liselinin karşılaştığı problemleri kendi başına çözmeyi aşılayabilen öğretmenlerimize minnettarız. Murphy Kanunu tabi ki elzem sınıf yönetim şeklidir ki; anında kestrilebilirlik ilkesi doğrultusunda sınıfta soruna neden olabilecek istenmedik kolaylıkla ortadan modeldir çok da tercih edilir öğretmen meslektaşlarım tarafımdan. Bloom Taksonomi’sini uyguladıktan sonra Maslow Hiyerarşisi Piramidi’nde kendini ne anlamda gerçekleştirdi diye öğrenmeye açık olmalı. Şu çocuklara bir gün derse girip de sınavların olmadığı anda örtük ilkesiyle informel iletişimde öğrencileriyle sohbet eden öğretmenlerin sayısı beş parmağı geçmiyor. Özellikle lise kademelerin hangi branştan olursa, olsun öğretmeni ile sınıf içi iletişimde duygusal bağ kurmasına ihtiyaç var. Yeni nesilin sevgi diline ihtiyacı olduğu kesin, onlar biat edemez çünkü o yıllarda doğmamışlar ki! Nasıl yerli göçmenler, Z kuşağından bunu beklesin? Otokratik yönetim şekli tam merkezli öğretmen modundan artık çıkmalı yeni neslin öğretmen arkadaşı! Gelenekselcilik tarihe karıştı, artık! Ne kadar duygularına dokunan öğretmen varsa, değerini bilemedi, veliler. Mesleğinin çocukları evladı gibi görerek yapan öğretmenin emeği özel okullardaki hakkaniyetsiz şikayetlerle dolu raporlarında yazıyor, okul idarecisinin. Günün sonunda üst yönetim dediğimiz kurum sahibinin kulağına gidiyor her şey, e…yetki onun elinde nasıl olsa… Ama arka planda öğretmenler odasındaki ders hazırlıklarını asla görmüyorlardır. Kayıt ücretleri onun kasasında durmalı ya, maaşlı çalışan personel gözüyle bakılan emekçi öğretmenin yazgısı; yetki kurum sahibinde olduğundan dolayı onun kararına bağlı ya kalır ya da feshi verilir, önüne, sene sonunda. Yazık… Dört yıllık eğitim fakültelerini gel sen bitir, üstüne de iki yıllık yükseğini de tamamla ve görevinden atıl, emekçi öğretmen üstelik asgari ücreti ile kirada oturuyorsa, yandı. Böyle bir tablo çiziyor, Türkiye’deki eğitim vaziyeti, dilerim ki; öğretmen ve idarecilerimiz gerek özelde gerek kamudaki puan türü atamalarda daha iyi şartlarda sözleşmelere imza atarak, çalışabilsinler… Parasını ödeyen velinin sitemine değil de, hakikaten dersi veren öğretmenin alın terinin damlasının önlüğüne aktığına baksalardı, şimdi açıktaki öğretmen iş aramak zorunda kalmazdı. Her neyse; başöğretmenimizin bizim gibi öğretmenlere 24 Kasım’ı bahşettiği için onu saygıyla anıyoruz, bize verdiği meşaleyi bir sonraki nesle aktarmak için derslerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Öğretmenler günü, kandile benzer o kandil ışıdıkça, yolumuzu aydınlatacaktır, o gün. Kutlu olsun.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.