Öcalan’ın Açıklamaları Devletin Stratejik Hamlesini Gün Yüzüne Çıkardı

Öcalan’ın açıklamaları, PKK ve DEM Parti içindeki yapısal ayrışmayı gün yüzüne çıkardı. Devlet, Öcalan üzerinden stratejik bir hamle yaparak Türkiye’yi yıkmayı hedefleyen yapıyı etkisiz hâle getiriyor, Türk-Kürt kardeşliğini güçlendiriyor.

Gündem Yayın: 24 Eylül 2025 - Çarşamba - Güncelleme: 24.09.2025 14:14:00
Editör - Administrator
Okuma Süresi: 4 dk.
Google News

PKK ve Demokratik Toplum Partisi (DEM Parti) içerisindeki yapısal ayrışmalar, son dönemde Abdullah Öcalan’ın açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Öcalan’ın görüşmesine ilişkin Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Öztürk’ün verdiği röportajda, Öcalan, “Siyasi alanın süreci sahiplenme konusunda zayıf bir irade gösterdiği” eleştirisini dile getirdi. Öcalan, demokratik ulus çerçevesinde ortak yaşam ve demokratik cumhuriyet projesinde ısrarcı olduğunu, bu hedefi gerçekleştirecek teorik ve pratik güce sahip olduğunu vurguladı.

Haberin bazı kesimlerinde Öcalan’ın DEM Parti’yi “menfaat ve rant peşine düşmekle” eleştirdiği yorumları öne çıksa da, Asrın Hukuk Bürosu bu yorumları kabul etmedi.

Büro, Öcalan’ın eleştirilerinin DEM Parti’ye yönelik olmadığı, Türkiye siyasetinin genelindeki ciddiyetsizliğe işaret ettiğini belirtti. Açıklamada, “Röportajın ilgili kısmının bağlamından koparılması sürece, barışa ve demokratik toplum inşasına hizmet etmeyecektir” denildi.

Her ne kadar Öcalan açıklamalarında DEM Parti’yi doğrudan hedef göstermese de, yaşanan bu gelişmeler Türkiye devletinin uzun süredir planlı ve dikkatle yürüttüğü stratejik bir ayrışmayı artık görünür kılıyor. Eğer DEM parti bu konuda suçlanmamış olsaydı, bu durum öcalan tarafından net bir dille ortaya koylulurdu. Esasında Devlet aklının öngördüğü bu tablo, PKK ve DEM Parti içinde iki farklı yapının varlığını net biçimde ortaya koymaktadır: PKK ve DEM Parti içinde bulunan yapılar:

  • Birinci yapı, Öcalan çizgisinde olan ve geçmişte Müslümanlara ve özellikle kürtlere yönelik Devlet eliyle yapılan haksızlıklar nedeniyle Kürt devleti kurmayı amaçlayan bir yapıdır.
  • İkinci yapı ise birinci yapının taşıdığı amaçlardan beslenerek, Siyonizm olarak tarif edilen örgüt tarafından oluşturularak yönlendirilen, amacı Kürt’lerin hakkı veya Kürt devleti kurmak olmayan, tek derdi Türkiye’yi ortadan kaldırmaya yönelik olan bir yapıdır.

Devletin, Öcalan üzerinden yaptığı stratejik hamle ile bu iki yapıyı birbirinden ayırmayı başardığı görünüyor. Bu ayrışma, aslında devletin önceden bildiği ancak açığa çıkarması gereken bir durumdu. Aynen çözüm  sürecinde olduğu gibi...

Devletin asıl amacı ise, gayesi hak arayışı olan birinci yapıyı  son yıllarda verilen haklar ile ikna ederek, hak arayışı içinde olmayan ve tek derdi Türkiye’yi yıkmayı hedefleyen ikinci yapıyı tamamen ortadan kaldırmaktır. Bu hedef doğrultusunda Öcalan’ın pişmanlığı ve barış çağrıları, bir asırlık yıkım planını boşa çıkarmak ve Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirmek için etkin bir araç olarak kullanıldı.

Bu sürecin Öcalan’ın ifade ettiği boyutları aşarak ve örgütün bazı kesimlerinin, DEM Parti’nin ve PKK’nın Öcalan’ı yok saymasına kadar gidebileceğini öngörmek zor olmasa gerek. Ancak devlet aklının ve stratejisinin, bu riskleri öngörerek süreci kontrol altına almış durumda olması kuvvetle muhtemeldir. Devlet aklıyla yapılan bu hamlenin yalnızca barış sürecine katkı sağlamakla kalmayıp, Türkiye’nin bölgesel istikrarını güvence altına alacak bir planın da somut göstergesi olduğunu söylemek yerinde bir tespit olacaktır.

Bu gelişmeler, devletin istihbarat, strateji ve diplomatik planlama kapasitesini bir kez daha ortaya koyarken, Türk-Kürt kardeşliği ve demokratik süreçlerin güçlendirilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olarak görmek lazım.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.